-->

KESTANE HAKKINDA BİLGİ



Kayıngiller ailesinin bir ferdi olan ve 500 yıla ulaşan uzun bir ömür süren kestane ağaçları, 30 metreyi bulan dev yapılarıyla en görkemli ağaçlardan. Kestane ağacı daha çok kayalık yamaçları ve kumlu toprakları sever. Kireçli topraklarda yetişmez. Aşılandıktan 5 yıl sonra meyve vermeye başlar ve en yüksek verimine 50-60 yıl sonra ulaşır.

KESTANE AĞACI

Kayıngiller ailesinin bir ferdi olan ve 500 yıla ulaşan uzun bir ömür süren kestane ağaçları, 30 metreyi bulan dev yapılarıyla en görkemli ağaçlardan. Kestane ağacı daha çok kayalık yamaçları ve kumlu toprakları sever. Kireçli topraklarda yetişmez. Aşılandıktan 5 yıl sonra meyve vermeye başlar ve en yüksek verimine 50-60 yıl sonra ulaşır. Kestane ağacı tanen içerdiğinden örümceklerin ağ yapamadığı ağaçlardan biridir. Yaşayan kestane ağaçlarının en büyüğünün İtalya’ da Etna Yanardağı yakınlarındaki Acireale kenti sınırlarında bulunduğu ve yaklaşık dört bin yıl yaşında olduğu söylenir. Kestane ağacı erozyonu ve su kaybını önlemesi bakımından büyük önem taşır. Kerestesi iyi cila kabul ettiğinden mobilyacılıkta, odunu sert ve dayanıklı olması sebebiyle de ev yapımında kullanılır. Bursa Cumalıkızık Köyü’ nün evleri kestane ağacından yapıldığı için 200 yıldır hala ayakta. Mimarlık alanında en prestijli ödül sayılan Ağa Han Mimarlık Ödülü bu nedenle geçtiğimiz yıllarda Cumalıkızık Köyü’ ne verildi.
Karadenizli tekne ustaları, ünlü takalarının omurgasını suda kolay çürümeyen kestane ağaçlarından yaparlarmış. Çürümeye karşı dayanıklı olması sebebiyle yapı işlerinde, demiryolu raylarının döşenmesinde, gemi yapımında ve elektrik direği olarak kullanılır. Yaprak ve çiçeklerinden ilaç ve kozmetik sanayinde faydalanılır. Genç sürgünlerinden ise sepet ve küfe yapılır.
Yeryüzünde farklı coğrafyalarda 16 değişik türüne rastladığımız kestane ağacının en bilinen türleri Amerikan kestanesi, Çin kestanesi, Japon kestanesi ve Anadolu kestanesi. Ülkemizin iklim ve toprak özellikleri kestane yetiştiriciliği için uygun olup, önemli bir üretim potansiyeline sahiptir. Türkiye, kestane üretiminde Çin, Güney Kore ve İtalya’ dan sonra 4. sırada yer almaktadır.Türkiye’ de yetişen tek tür olan Anadolu kestanesi ( Castanea Sativa ), Kuzey Anadolu kıyılarından Marmara Bölgesi’ nin içlerine ve Ege’ ye kadar geniş bir alana yayılır. Karadeniz’ in Ereğli ilçesinden başlayan ve Sinop’ a kadar uzanan kıyı şeridinde yetişen küçük meyveli kestane “kuzu kestanesi” olarak bilinmektedir.
BURSA VE KESTANE

Her kentin kendine özgü değerleri vardır. Kestane de Bursa ile özdeşleşen en önemli değerlerden biri. Öyle ki "Bursa' nın kestanesi okka çeker beş tanesi" sözü halk arasında yaygın bir şekilde kullanılan deyim haline gelmiş. Şimdilerde günden güne azalış gösterse de Bursa' nın kestanesi bir zamanlar vakıfmış. Yani herkes bedava yiyebilirmiş.
Rivayete göre, zamanın padişahı Tophane semtinde, şimdi Kavaklı Camii diye bilinen camii yaptırmış. Adamın biri de gelmiş caminin önüne, bir çınar dikmiş. Çınarı gören padişah pek memnun olmuş. "Bunu kim diktiyse çağırın gelsin" demiş. Adamı getirmişler. Padişah bakmış, değneğine dayanarak ayakta zor duran bir ihtiyar. Padişah, "Dede, şimdi değneğini havaya at. Yere düşene kadar dile benden ne dilersen" demiş. Peki demiş yaşlı adam ve değneğini havaya atmış. "Bursa kestaneleri vakıf olsun" diye bağırmış. İşte o günden sonra Bursa kestaneleri vakıf olmuş. Eskiden Bursa' da yaşayanlar kestane mevsiminde istediği ağaçtan kestane toplarmış. Vakıf malı diye kimse karışmazmış. Hatta işsiz güçsüz insanlar kestane toplayarak geçimlerini sağlarmış.

KESTANE VE SAĞLIK

Kestanenin yapısı diğer sert kabuklu meyvelerin yapısından çok farklıdır. Temel olarak karbonhidrat ve su ile çok düşük miktarda yağdan oluşan kestane, daha çok tahıl özelliği gösterir. Nişasta, sakaroz, protein ve tanen deposu olan kestane doyurucu olduğu gibi, gelişme çağındaki çocuklar için de çok yararlı bir gıdadır. Bazı kaynaklar kestanenin bedensel ve zihinsel olarak yorgunluğu giderdiğini, kan dolaşımını düzenlediğini, karaciğer yorgunluğunu azalttığını, kansızlığı giderdiğini ve varis oluşumunu önlediğini belirtmektedirler. Ayrıca kestane yaprakları boğaz ağrısı tedavisinde dezenfektan olarak kullanılmaktadır. Kabukların kaynatılması ile elde edilen çayın ateş düşürücü ve sinirleri yatıştırıcı etkisi olduğu bilinir.
Yenebilir nitelikteki taze kestane başta nişasta ve çeşitli şekerler olmak üzere iyi kalitede sindirilebilen lifli maddeler, protein, düşük oranda yağ, çeşitli mineral maddeler, B1, B2 ve C vitaminlerini içerir. Taze kestanede, limonun 100 gramı kadar C vitamini bulunur. 100 gram yenebilir kestane ortalama olarak 160 kcal enerji sağlar.
Kestane en çok potasyum eksikliğinden yakınanlara önerilir. Çünkü 100 gramında tam 500 mg potasyum bulunur. Yenebilir taze kestane ( 3.5 – 5 g / 100 g ) protein ihtiva etmektedir. Bu miktar sütteki protein miktarı seviyesindedir. Buğday gluteni (proteini) ihtiva etmediği için kestane çölyak hastalarının da güvenle tüketebileceği bir meyvedir. Kestane meyvesindeki lifli maddeler (yenebilir taze kestanede 8-10 g / 100 g dolaylarında bulunur ) bağırsak florasının gelişmesinde önemli rol oynarlar. Bağırsak hareketlerini hızlandırır ve kabızlığı önlerler. Böylece zararlı olan maddeler uzun süre bağırsaklarda kalmadan atılır ve kandaki kolesterol seviyesinin düşürülmesine yardımcı olurlar. Bu özellikleri nedeniyle Amerikan kalp ve Amerikan kanser birlikleri kalp, damar ve kanser hastalıkları riskinin azaltılması için beslenme diyetlerinde kestanenin de dikkate alınması gerektiğini önermektedirler.
İçerdiği vitamin, mineraller ve diğer besinsel değerleriyle kestane, kış mevsiminin olumsuz şartlarına, fiziksel ve beyinsel yorgunluklara karşı paha biçilmez bir sağlık iksiridir.







Facebook

0 comments