-->

Türkiye’deki Doğal Tarihi Eserler ve Anıtlar-Türkiye’deki Doğal Tarihin Özellikleri

1
Doğanın, jeolojik ve jeomorfolojik elemanlarıyla bitki ve su elemanlarını, ayrı ayrı ya da bir arada kullanarak, kendi eliyle oluşturduğu veya işleyip bezediği müstesna/harika orijinal yapıtlara doğal anıt denilmektedir. Dağ zirveleri, özel biçimli kayalıklar, kanyon ve mağaralar, liyas ve lav birikimleri, krater ve krater gölleri, kaynak ve ılıcalar, çağlayan ve buzullar, peri bacaları, yeraltı göl ve akarsuları. Belli başlı jeolojik ve jeomorfolojik doğal anıtlardandır. Örneğin, ülkemizde Ürgüp-Göreme’nin peribacaları (şeytan masaları), Denizli’nin Pamukkale’si, Nemrut dağının krater ve gölleri, Cilodağı buzulu. Tortum şelalesi, Silifke’nin cennet/ cehennem mağaraları bunlardandır.
Pamukkale Travertenleri:
Türkiye’nin en tanınmış bu doğa harikası kaynak sularının kirecinden oluşmuştur. Parlak beyaz rengi nedeniyle 20 km. uzaktan görülebilir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve yüksekliği 160 metredir. Tepesinde antik Roma’dan kalma Hierapolis adlı kutsal antik şehir bulunur.5-10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur.5 km ilerisinde ise uluslararası bir thermal merkez olan Karahayıt vardır.
Bitki dünyasında da özellikle ağaçlar, bazen doğaüstü uzun yaşamlarıyla ve güçlü gelişmeleriyle norm, form, renk, doku ve garip yaşama biçimleri plastik özellikleri! gösterebilirler ya da siyasal olaylarda yer alarak tarihsel önem kazanabilirler; bunlar da birer doğal anıt daha doğrusu birer anıt ağaç (anıtsal ağaçtır).
GÖREME VE KAPADOKYA:
“Dünya Mirası Listesi”nde Türkiye’den birçok bölge de yer alıyor. Göreme ve Kapadokya bunlardan biri… 6 Aralık 1985 tarihinden bu yana doğal ve kültürel varlık olarak Dünya Miras Listesi’nde bulunuyor…
Volkanik tüf hem ilgi çekici bir manzara oluşturmuş, hem de oluşturuduğu kaya yapısı yıllarca orada yaşayanları savaştan uzak tutmuş… Bizans Kilise mimarisi ve hiristyan tarihinden önemli bir devri sergilemektedir.
Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.
İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler’in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hırıstiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler bölgeyi Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir.
NEMRUT DAĞI:
Adıyaman’ın Kahta ilçesinde boyunca uzanan dağ Kommagene Krallığı’nın bir antik kenti bünyesinde barındırır.
I. Antiochos Kommagene’nin en önemli kralıydı. Amacı yeni bir din kurup dünyaya hükmetmekti. Kendisini Tanrı ilan etti. Nemrut Dağı’nın 2.150 metre yükseklikteki zirvesinde yapımına başladığı görkemli kutsal alan ve mezar anıtı ne yazık ki ölümünden önce bitirilemedi.
Oğlu Kral I. Antiochos da devam etmedi çalışmalara, mezar anıtı yarım kaldı.
Kutsal alanın doğu ve batı yamaçlarında teraslar üzerinde yaptırdığı heykeller ise Nemrut’un sert hava koşullarıyla boğuşarak yüzyıllarca ayakta kalmayı başardı.
HATTUŞAŞ:
Hattuşaş (Boğazköy) Çorum’un Sungurlu ilçesinin 22 km güneydoğusundaki Boğazkale ilçesinin (Boğazköy) 4 km doğusundadır. Şehrin adı Hititçede gümüş anlamına gelen “hattus”tan gelmedir.
Uzun zamandan beri yapılan kazılarda beş kültür katı ortaya çıkmıştır. Bu katlarda Hatti, Âsur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntılar bulunmuştur.
Kalıntılar Aşağı Kent, Yukarı Kent, Büyük Kale (Kral Kalesi), Yazılıkaya’dan oluşmaktadır.
Hattuşaş, 28 Kasım 1986 tarihinden bu yana kültürel varlık olarak Dünya Mîras Listesi’nde yer almaktadır.
XANTOS VE LETOON:
Fethiye yakınlarındaki bu antik kent, antik çağda Likya’ya başkentlik yapmıştır. Pek çok tarihi olaylara ve savaşlara sahne olan kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında kaya mezarları, lahit mezarları ve Likya kültürüne özgü dikme mezar anıtları vardır
Kentte ele geçen en eski kalıntılar M.Ö. 8. yüzyıla kadar gitmektedir.
1840′lı yıllarda antik kentte kazılar yapan İngiliz Fellows, “Nereidler Anıtı” ile pek çok eseri British Museum’a götürmüştür.
HİERAPOLİS:
Pamukkale yakınlarındaki bu antik kentin adı “kutsal şehir” anlamına gelmektedir.
MÖ 190 yılında II. Eumenes tarafından kuruldu. MÖ 2. yüzyılda Roma egemenliğine giren şehir altın dönemini bu zamanlar yaşadı ve depremlerle yıkıldıktan sonra tamamen Roma mimarisiyle bezendi.
İsa’nın havarilerinden Aziz Filipus’un burada öldürülmesi şehre dini bir önem de kazandırmıştır.Tiyatro kapasitesinin 9.500 kişi olmasından dolayı şehir nüfusunun 95.000-100.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir.
Tiyatrosunun tasarımından burada gladyatör dövüşleri yapıldığı anlaşılır. Sahne altındaki çukurluk bölümle oturma sıraları arasında seyircileri vahşi hayvanlardan korunmak için yaklaşık 1 metrelik yükseklik farkı vardır.
Cennet-Cehennem Mağaraları
Bir yeralti deresinin yolaçtigi kimyasal erozyonla tavanin çökmesi sonucu meydana gelmis büyük bir çukurdur.
Tortum Şelalesi
Tortum Şelalesi oluşumu açsından dünyanın ikinci, yüksekliği bakımıdan ise dünyanın üçüncü şelalesidir.
Manavgat Şelalesi
Manavgat Şelalesi, Antalya’nın Manavgat ilçesinde Manavgat Nehri üzerinde bulunan ünlü bir şelaledir.
Antalya’ya 75 km mesafededir. Manavgat ilçesinin 3 km kuzeyinde bulunan ve adını bu ilçeden alan şelale, ırmak sularının 3–4 m’lik bir falezden düşmesiyle meydana gelir. Az bir yükseklikten dökülmesine rağmen geniş bir alan üzerinde yüksek bir debiyle akar. Ayrıca Manavgat Irmağını besleyen kaynaklardan en büyüğü olan karstik Dumanlı kaynağı, Oymapınar barajı yapıldıktan sonra baraj gölü içinde kalmıştır.
Damlataş Mağarası
Damlataş Mağarası, Antalya’nın Alanya ilçesinde deniz kıyısında bir mağaradır. Alanya şehir merkezine 3km uzaklıkta bulunmaktadır.
1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı olarak tespit olunan bugünkü yerinde, bir dinamit ateşlenmesi sonucu bulunmuştur. Birbirinden güzel binlerce sarkıt ve dikitlerle süslü bu mağara hemen koruma altına alınıp mağara hakkında araştırmalara başlanmıştır. Mağaranın kapısından içeri girince 45-50m uzunluğunda bir geçit, 13-14m çapında ve 15m yüksekliğinde silindirik bir boşluk, ayrıca 15000 senede oluşmuş sütunlar vardır. Mağaranın iki katlı olan boşluğu 2500m3 hava ihtiva etmektedir. İçindeki ısı yaz-kış 22,3 °C’dir. Nispi nem %98’dir. Mağara dış tesirlerden arınmış olup havasında bol miktarda asit karbonik vardır. Hava basıncı deniz seviyesinden biraz aşağıda olmasına rağmen 760mm’dir. Mağara boşluğunun tamamı 180-200m2’dir. Mağara etrafındaki kalınlık 10m’yi bulduğu için çökme ihtimali yoktur. Senenin 5–6 ayında devamlı damlar. Mağaranın astıma iyi gelen dört vasfı olduğu tespit edilmiştir. Mağaranın ortamında bulunan normalde 8–10 misli fazla karbondioksit, yüksek oranda nem, alçak sühunet, radyo aktive gibi unsurların ilk ikisinin astıma iyi geldiği, diğer ikisinin de yardımcı faktör olarak kabul edildiği bilinmektedir.
Ağrı Dağı
Ağrı Dağı Türkiye’nin en yüksek dağıdır. Zirvesi 4 mevsim boyunca erimeyen kar ve takke buzulu ile kaplı volkanik bir dağ olan Ağrı Dağı, Türkiye’nin doğu ucunda, Ağrı ilinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Dağ, İran’ın 16 km batısında ve Ermenistan’ın 32 km güneyindedir. Dağın %35′lik bir kesimi Iğdır ilinde, kalan %65′lik kesimi ise Ağrı ili sınırları içerisindedir.
Ağrı dağı 5137 metrelik rakımıyla, Anadolu Yarımadası’nın en yüksek doruğudur. Ağrı Dağı iki zirveden oluşur bunlar 5137 metrelik Büyük Ağrı Dağı Zirvesi ile 3898 metrelik Küçük Ağrı Dağı Zirvesidir . 4000 metreye kadar bazalt daha sonra sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik bir dağ özellikleri gösterir. Dağın doruğunda bir örtü buzulu vardır ve Türkiye’nin en büyük buzuludur.
Aydın kaplıcaları
Aydın İli, Germencik İlçesine 9 km, Aydın İl Merkezine 60 km mesafede bulunan kaplıca alanı Büyük Menderes Havzası içerisinde Aydın Dağlarının uzantısı olan Gümüş dağı eteklerinde ormanlık bir alan içerisinde yer almaktadır.
Kaplıca alanına Aydın-İzmir otoyolunun Germencik çıkışından 10 km uzaklıkta bulunmaktadır. Havayolu ulaşımından ise 80 km uzaklıktaki Menderes Havaalanından faydalanılmaktadır. Germencik’ ten kaplıca alanına her saat ücretsiz servis düzenlenmektedir.
Cilo dağı buzulu
Cilo Dağı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Hakkâri bölümünde dağ kütlesidir.
Günümüzde Türkiye’de buzulların en çok geliştiği bölge olan (Türkiye’nin en uzun buzulu Uludoruk Buzulu’nun uzunluğu 4 km’dir). Buzul Dağı (Eski Cilo Dağları), Türkiye’nin ikinci yüksek doruğu olan Ulu doruk’u (4135 m) taşır.
Yaklaşık 30 km boyunca uzanır. Güneydoğu Toroslar’ın Türkiye sınırları içindeki en doğu uzantısı olan Hakkâri dağlarına bağlıdır.
Nemrut dağı krater gölü
Türkiye’nin en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100 de yaşamış Babil Hükümdarı Nemruttan alıyor. Yüksekliği 2935 metre olan Nemrut Dağının dördüncü zamanda patlaması sonucu oluşmuş. Dağın tepesinde biri sıcak, iki krater gölü var.Soğuk göl 13 kilometre kare büyüklükte, derinliği 155 metre. Sıcak gölün suyu 60 santigrat dereceye varıyor. Üç kilometrekare alana sahip.En derin noktası 100 metre civarında. Nemrut Krater Gölü, Bitlise 26,Tatvan ilçesine 15 kilometre uzaklıkta. Yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken gölün çevresinde dinlenme ve konaklama tesisleri bulunmuyor. Bitlis-Tatvankarayolundan13 kilometre uzaklıktadır.
Ölü deniz
Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir beldedir. Ölüdeniz kumsalı yüzde seksen iki oyla 2006 yılında dünyanın en güzel kumsalı seçilmiştir.
Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı, Ortaçağ’da “Uzak Diyar” olarak tanınır, Anadolu’nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası’da bulunur. Türkiye’de bulunan deniz kulağı (lagün) oluşumlarından biridir.
Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz’de sadece çırpıntılar meydana gelir.
Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz, gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün yenilemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz’de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açık denize doğru bir akıntı yaratmaktadır. İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı açık denizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlamaktadır.(ölüdenizin en önemli özeliği insanların aşırı tuzdan dolayı batmamasıdır).
Manyas kuş gölü
Manyas Kuşgölü’nün tamamı idari olarak Balıkesir İli’nin Bandırma ilçesi sınırları içinde ve Marmara Denizi’nin güneyinde, Uludağ ile Biga Yarımadası arasında uzanan bir çöküntü alanında yer almaktadır. Bu çöküntünün tabanını Kuş ve Ulu abat (Apolyont) Gölleri ve bu göllerin çevresinde yer alan geniş ovalar, kenarlarını ise yüksek dağ ve yaylalar oluşturmaktadır. Doğu batı doğrultusunda uzanan gölün uzunluğu 20 km. genişliği ise 14 km.dir.
Kuş gölü, ekolojik yönden eutrophic (bol gıdalı), limnolojik bakımdan ise argilotrophic (killi) bir sulak alandır. Koloidal kil ihtiva ettiği için suyu devamlı bulanıktır. Suları tatlı olan gölün en derin yeri 4 metre civarında olup, ortalama derinliği 1–2 metredir.
Fırat Nehri
Fırat nehri, Türkiye’nin en verimli ve su potansiyeli en yüksek ırmağıdır.
Fırat nehri Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ve Gaziantep il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına girer. Irak’ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşerek Şatt’ül-Arab’ı oluşturur ve Basra Körfezi’ne dökülür. Nehrin en önemli kolları Murat, Karasu, Tohma, Peri, Çaltı ve Munzur Çayları’dır.
Toplam uzunluğu 2.800 km ile Türkiye sınırları içinde kalan bölümün uzunluğu ise 1263 km’dir. 720.000 km² su toplama havzasına sahiptir. Fırat Nehri’nin rejimi Türkiye’deki diğer akarsulara göre daha düzenlidir. Mart ile Haziran ayları arasında yavaş yavaş kabarır, Temmuz ile Ocak ayları arasında çekilmiş olmasına rağmen yine de bol su akışı olur.
Facebook

1 comments: