CADILAR HAKKINDA
CADILIK:
Cadılar; özellikle Ortaçağ döneminin ilk akla gelen olaylarından biriydi. Engizisyon ve cadıları yanyana cümlede kullanmak hiç de yadırganacak bir şey olmasa gerek. Cadılık olayları Roma’nın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte henüz Hıristiyanlığı duymayıp, köylerinde ve ülkenin ücra köşelerinde çok tanrıcılık dinine mensup kişilerin hala var olmalarıyla ve şeytanla işbirliği içine giren ve şehvet düşkünü oldukları iddia edilen cadıların var olduğu iddiasıyla kilisenin, din adı altında çok tanrılı dini kaldırma mücadelesi verdiği ve bu uğurda engizisyon mahkemelerinin kurulduğu bir dönemde cadıcılık kavramı gün yüzüne çıkmıştır.
ORTA ÇAĞ VE ENGİZİSYON
Orta çağ Avrupasın' da bir çok kadın cadılık yaptığı iddiasıyla yakılmıştı. Dönemin şartlarına ve uygulanış şekline baktığımızda belki de bir çok masum kadın bu despot kanunun kurbanı olmuştu. O dönemde tıp biliminin henüz köylerde ve ücra kasabalarda yaygınlaşmaması kadınları hastalıklara karşı bir takım önlem alma zorunluluğu doğurmasına sebep olmuş, bunun neticesinde ormanda ilaç yapmak amaçlı bitki toplayan kadınlar, topladıkları bitkilerle büyücülük yaptığı iddiasıyla cadı ilan edilmişler, engisizyon kurbanı olmuşlardı. Nitekim Tevrat “Efsuncu kadınları yaşatmayacaksın” (çıkış :22:18) şeriatı kadınların potansiyel bir cadı olduğu fikrinin yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Buna karşı bir tez geliştiren, Dünyaca ünlü Davincinin şifresi adlı kitabın yazarı Dan Brown olaya başka bir perspektifle bakarak cadı avının amacını tamamen bambaşka bir boyuta taşımış, Mecdelli Meryem olayına dayandırıp, asıl amacın İsa peygamberin aslında bir çocuğu olduğu ve soyunun devam ettiği, ancak soyundan gelen üstün özelliklere sahip bir kadın düşünüldüğü ve bu kadının Hıristiyanlığın temel inancını sarsacağı için kadının cadılık yaptığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması gerektiği için kilisenin bu uygulamayı başlattığını bir kurgu yoluyla kitabında anlatmıştı.
Buna karşı bir tez geliştiren, Dünyaca ünlü Davincinin şifresi adlı kitabın yazarı Dan Brown olaya başka bir perspektifle bakarak cadı avının amacını tamamen bambaşka bir boyuta taşımış, Mecdelli Meryem olayına dayandırıp, asıl amacın İsa peygamberin aslında bir çocuğu olduğu ve soyunun devam ettiği, ancak soyundan gelen üstün özelliklere sahip bir kadın düşünüldüğü ve bu kadının Hıristiyanlığın temel inancını sarsacağı için kadının cadılık yaptığı gerekçesiyle ortadan kaldırılması gerektiği için kilisenin bu uygulamayı başlattığını bir kurgu yoluyla kitabında anlatmıştı.
Tarihte cadılık suçlamasıyla yakılıp, daha sonra itibarı azize ilan edilmek suretiyle iade edilen kadınlarda vardı.Jeanne d'Arc: Fransız halk kahramanı. Erkek kılığına girerek İngiliz işgaline karşı savaşmış; esir düştükten sonra diri diri yakılmış. Engizisyon tarafından dine karşı gelmek ve büyücülük yapmakla suçlanan Jeanne d'Arc, 1920'de Vatikan tarafından azize olarak kutsanmış.
Cadı avı sadece Avrupa da değil Amerika ve Orta Asya ülkelerinde de ses getirmiştir. Günümüzde hala cadıcılık olgusuna inanan bazı ülkeler vardır. Örneğin Hindistan da Orissa kentinde cadıların kurmuş olduğu dernekler ve cadıların cezalandırılmasına karşı birleşen cadıların kurduğu dernekler bulunuyor.
Cadılar özellikle bu suçtan ötürü cezalandırılan kadınlar o dönemde feodalizm ile yönetilen sistemin bir kurbanı olarak tarihin acı sayfalarında yer alıyor.
Masallarda anlatıldığı kadarıyla cadı denildiğinde ilk olarak aklımıza, süpürgesiyle uçan, siyah
renkli kedisini yanından ayırmayan, yaptığı büyülerde kurbağa eksik olmayan uzun burunlu, uzun tırnaklı koni şeklindeki şapkasıyla yaşlı bir kadın sembolü gelir.
Son dönemlerde büyücülüğü ve cadılığı konu alan filmlerin yaygınlaşması cadılara ve büyücülüğe olan merakın arttığını gösteriyor. Bilindiği gibi dünya da büyük bir ün yaparak en çok okunan kitaplar arasına giren İngiliz yazar J.K. Rowling’in yazmış olduğu Harry Potter kitabının konusu tam olarak bu noktaya değiniyor. Büyücülük, cadılar kitabın ana temasıdır.