FİRDEVSİ VE ŞAHNAME HAKKINDA BİLGİ
Firdevsî 10. yüzyılda İran'ın Tus bölgesinde yaşamış, en büyük İran şairi sayılmaktadır. İran'ın İslâmlıktan önceki uzun ve efsaneli tarihini incelemiş, eski Hint-Pers kaynaklarına bağlı İran mitologyasını (esatir) göz önüne almış ve bilhassa halkın yaşatmakta olduğu efsane, menkıbe ve rivayetleri toplayıp düzenleyerek 60 bin beyitlik Fars destanı Şehnâme'yi vücuda getirmiştir. Şehname, o devir İran hükümdarı, Türk soyundan Gazneli Mahmut'a sunulmuştur. Firdevsî'yi bu eseri yazmak için, maddî ve manevî her bakımdan destekleyen de Sultan Mahmut'tur.
Şehname, epik mesnevi şeklinde ve aruzun Feûlün feûlün feûlün feûl kalıbıyla yazılmıştır. Eski İran-Turan hükümdarlarının efsaneli ve çok maceralı tarihlerini, cihangirliklerini anlatmıştır. Destanda en çok eski İran-Turan (Fars-Türk) savaşları ve münasebetleri üstünde durulur. Türk (Saka) kağanı Alp Er-Tunga (burada Efrasiyab) Şehnamenin baş kişilerinden biridir.
Şehnâme'de İran'a ait olan her şeyin iyi, üstün ve eşsiz tutulduğu görülür. Çünkü Firdevsî büyük bir milliyetçidir. Bu yüzden eseri İran kültür ve medeniyetinin temel taşı olmuştur. İran'da Şehname kadar sevilen ve okunan bir eser gösterilemez. Fars mitologyası, Şehnâme'de adeta millî bir inanç halinde yaşatılmaktadır. Son çağlara kadar şairler, ressamlar, folklorcular ve bale uzmanları da ondan faydalanarak yeni eserler yapmışlardır. Tahran'ın büyük binalarında, otellerinde Şehnâme'ye ait tasvirler, beyitler görülür. İran radyoları her gün, Firdevsî'den parçalar okuyarak millî ruhu ayakta tutmaya çalışır. Şehnâme'nin Türk Divan edebiyatı, halk edebiyatı hatta masallarımız üstündeki etkileri de ayrı önemli bir bahistir.
Firdevsî, gerçi iyi bir Müslüman’dır. Hazreti Muhammed'e ve sahabelere övgüleri, sevgisi derindir. Bu yüzden Şehnâme'de eski Fars töre ve inançları ile İslâm ruhunu çelişme ve çatışmaya sokturmadan kaynaştırmaya dikkat etmiştir. Ama bu büyük milliyetçi şairin, yurdunu üç dört yüz sene işgal etmiş olan Araplara kızgınlığı ve hıncı sonsuzdur. Sırası geldikçe onları hicvetmekten geri durmaz. Nitekim bir yerde:
"Bir zamanlar çölde deve sütü ve kertenkele etiyle geçinen Araplar işi o kadar azıttılar ki, Key'lerin (eski Pars hükümdarları Keykubat, Keykâvus, Keyhusrev vb.) taçlarını istemeye başladılar. Tuu, senin yüzüne ey kahbe felek tuuu!" demektedir.