MÜSLÜMAN BİLİM ADAMI EL BİRUNİ KİMDİR - HAYATI HAKKINDA BİLGİ
EL BİRUNİ
İnsanlığın ortak mirası olan ilim, ne sadece Doğu’nun ne de sadece Batı’nın tekelinde gelişmiştir. Her medeniyetin çağları aydınlatan ilim insanları vardır. 11. asır Orta Asya’sı, isyanların ve siyasî kargaşaların yoğun olduğu bir dönemi yaşıyordu. Bu yüzden şehirler arası ulaşımın bile çok zor olduğu bir zaman dilimiydi. İlim ve araştırma yapmak kolay değildi. Eğitim ve öğretim tamamen şahsî gayretlere bağlı olarak sürdürülebiliyordu. O günün şartlarında en küçük bir bilgiye bile ulaşmak haftaları, ayları hattâ yılları alıyordu. Böyle bir zaman diliminde astronomi, matematik, fizik, tıp, coğrafya, tarih, jeodezi, jeoloji ve eczacılık gibi çeşitli ilim dallarında bir yıldız gibi parıldayan âlimlerden birisi dünyaya geldi. Orta Asyalı el-Bîrûnî (973-1051 veya 1048) olarak tarihe geçen bu kişi, Harezm’in başşehri ve Türklerin çoğunlukta yaşadığı muhit olan Kas’ta doğdu. Ebû Reyhan Muhammed Bin Ahmet el-Bîrûnî’nin şahsî hayatı ve ailesi hakkında çok az bilgi olmasına rağmen, ilmî kariyeri ve çalışmaları hakkında çok fazla bilgi bulunmaktadır. Daha 6-7 yaşlarında iken üstün zekâ ve kabiliyeti ile dikkat çeken Bîrûnî, Harzemşahlar’ın sarayında himaye edildi. 11 yaşında iken ilk rasat çalışmalarına başladı. Bu arada dönemin ünlü matematikçisi Ebû Nâsır Mansur’dan fen ilimlerini ve Öklit geometrisi ile Batlamyus astronomisini okudu. 17 yaşına geldiğinde, bir kadranı yarımşar derecelik açılara bölerek Güneş’in meridyen yüksekliğini ölçmeyi başardı. Öğrenme hususunda o kadar azimli idi ki, rasat çalışmaları sırasında güneşe bakmaktan gözleri neredeyse kör olma derecesinde bozulmuş; ancak çalışmalarını bırakmamıştı. Bîrûnî, devrinin ilim adamları ile görüşerek ilmini artırmıştır. Kendisinden yedi yaş küçük olan İbn-i Sina ile fizik, astronomi ve metodoloji hususunda gerek mektupla, gerekse baş başa fikir alışverişinde bulunarak bilgisine yeni bilgiler katmıştır. Ayrıca eserlerinden çok istifade ettiği ünlü âlim Ebu’l Vefâ ile astronomi üzerinde çalışmıştır. Bîrûnî 22 yaşında “Gözlemler ve Ölçmeler Dizisi” adını verdiği ilk eserini ortaya koydu. Vefat edinceye kadar Gazne’de çalışmalarına devam etti. Vefat ettiğinde, yaşadığı dönemi eserleri sayesinde “Bîrûnî Asrı” olarak kendisinden sonra gelen ilim adamlarına miras bıraktı. Âdeta İslâm dünyası ile Ortaçağ Avrupa bilim dünyası arasında köprü oluşturdu.
İlmî çalışmalarındaki gayesi
İlmî hayatında, kendinden öncekilerin çalışmalarını minnettarlıkla karşıladığını, onların yanlışlarını ürkmeden doğruladığını, kendine ‘gerçek’ olarak görüneni gelecek nesillere emanet ettiğini belirten Bîrûnî’nin eserleri incelendiğinde, Arapça, Farsça, İbranice, Rumca, Latince ve Çinceyi çok iyi bildiği ve dinî ilimlere vâkıf olduğu görülmektedir. İslâm’a aykırı olduğuna inandığı her fikre şiddetle karşı çıkan Bîrûnî, farklı din ve felsefeler ile uğraşmasına ve çeşitli pozitif ilim dallarında çağının standartlarının çok üstünde bir bilgi seviyesine ulaşmış bulunmasına rağmen, İslâm’a olan bağlılığı sayesinde daima samimi bir Müslüman olarak kalmıştır. Bîrûnî, gözlem ve deneye büyük önem verir; ancak onun bütün ilmî metodu deneycilikten ibaret değildir. Ona göre tabiatı anlamak için, tek yol yoktur; gözlem ve deney kadar, tefekkür ve akıl yürütme, bunun da ötesinde ilâhî vahyin işaretleri de bilgi kaynağıdır. Hattâ o, gözlem ve deneyle bulunan gerçeklerin, İslâm’ın bakış açısının genel çerçevesi içinde bir mânâ taşıdığını söyler. O, hakikatin araştırılmasını insan hayatının en büyük gayesi olarak görür; Kur’ân âyetlerinin çeşitli ilimler açısından yorumlanmasını gaye edinmiştir. Bîrûnî, ilimle meşgul olacakların ahlâklı ve karakterli olması gerektiğini, makam ve mevki peşinde olma gibi zaafların ilim adamına yakışmadığını açıkça ifade etmiştir. Bundan dolayı herkesin gerçek ilim adamı olamayacağını, ilim yolunun çetin bir yol olduğunu fakat ele geçmesinin de imkânsız olmadığını anlatmıştır. İlmî araştırma yaparken, otorite ve uzmanların eserlerine başvurulması gerektiğini belirtmiş, yani herkesin sözüne ve eserine değil de, alanlarında uzman olan âlimlerin söz ve eserlerine müracaat edilmesi gerektiğinin üzerinde durmuştur.
İlim dünyasına yaptığı katkılardan bir demet
Uzman olduğu ilim dalları ile ilgili eserleri hâlâ Batı dünyasında kaynak olarak kullanılan Bîrûnî, hayatı boyunca yaklaşık 13.000 sayfadan oluşan 180 eser vermiş, bunlardan 27’si günümüze kadar gelebilmiş; ancak sekizi basılabilmiştir. Bunlardan bazıları:
- El-Âsâru’l-Bâkiye: Bîrûnî’nin kronoloji, tarih, takvim, kültür ve astronomi ile ilgili eseridir.
- Kitab-ı Tahdid Nihayetü’l-Emakin li Tashih-i Mesafeti’l-Mesakin: Bîrûnî’nin jeodezi, tarih, coğrafya ve astronomi ile ilgili eseridir. Bu eserinde Dünya’nın küre şeklinde ve dönmekte olduğunu belirtmiştir. Bu eserden, 10. yüzyılda İslâm dünyasının doğusunda hummalı bir şekilde coğrafî mekân hesaplaması ile uğraşıldığı ve matematikî coğrafyanın bağımsız bir disiplin hâline gelmesinde, Bîrûnî’nin büyük emekleri olduğu anlaşılmaktadır.
- El-Kanun el-Mes’udi: Bîrûnî’nin astronomi, coğrafya ve trigonometri ile alâkalı başka bir eseridir. Astronominin kendi zamanına kadar olan gelişimini sistematik şekilde ele alan Bîrûnî bu eserle, trigonometrin de ayrı bir ilim dalı olmasını sağlamıştır. Bîrûnî, El-Kanun adlı eserinde açının üç eşit parçaya bölünmesi konusunda kendinden öncekilerin 12 metodunu anlatmaktadır. Çözümlerine ancak kübik denklemler ile ulaşılan bu problemler, denklemlerin sayılarla çözülmesine zemin hazırlamıştır. Bîrûnî bu eserde tanjant ve kotanjant fonksiyonlarıyla uğraşmış ve kitaba bir tanjant çizelgesi eklemiştir.
- “Kanunü’s-Sagir Fi’t-Tıb” ve “Kitabü’l-Saydala fi’t-Tıb”: Bîrûnî’nin tıp ve eczacılık ile ilgili eserleridir.
- Kitabü’t-Tahkik Mali’l-Hind: Bîrûnî’nin Hindistan tarihi ve coğrafyası ile alâkalı eseridir. Bu eserde örnek alınabilecek hakikat sevgisi ve keskin bir gözlem dikkati ilk çeken hususlardır. Eserde, mekânlar arasındaki boylam farklılıklarının tespitinde ve mesafelerin ölçülmesinde yeni metotlar uygulanmıştır. Buna göre Gazne ile Bağdat arasındaki birçok mekânın boylam farklılıklarına dâir elde edilen değerler, 6 dakikadan 45 dakikaya kadarlık bir hata ile bugünkü değerlere uymaktadır.
Bîrûnî, metot olarak hem teoriyi, hem de pratiği araştırmalarında uygulayan ilk ilim adamıdır. Matematikçi olarak yetişen Bîrûnî, trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın bir birim olarak kabul edilmesini (yani birim çember ve trigonometri bağıntısı) teklif eden ilk matematikçidir. Sinüs teoremini bir düzlem üzerinde ispatlayarak sinüs ve tanjant cetvellerini hazırlamakla kalmamış, sinüs-kosinüs fonksiyonlarına sekant-kosekant, tanjant-kotanjant fonksiyonlarını da ilâve etmiştir.
Dünya’nın çapını gerçeğe çok yakın olarak (sadece 15 km’lik sapmayla) bulmuştur. Bîrûnî, jeolojide de çığır açmıştır. Açılan kuyulardan aldığı kesitlerle zemin yapısını ve tabakalaşmayı incelemiş ve kaya birimlerinin oluşum ortamları hakkında yorumlarda bulunmuştur.
- Kitabü’l-Cemâhir fi Ma’rifet-i Cevâhir: Bîrûnî’nin elementlerin yoğunlukları ile ilgili eseridir. Bu eserde 18 elementin özgül ağırlıkları, gerçeğe çok yakın olarak verilmiştir. Bîrûnî’nin bu eserinde özgül ağırlıklar ile alâkalı verdiği değerler, bugünkü değerlerle hemen hemen aynıdır. Özgül ağırlıkları bulma ile alâkalı yaptığı çalışmalar neticesinde modern eczacı piknometresine benzeyen bir avadanlık îmal etmeyi başarmıştır.
İlim dünyasının Bîrûnî ile alâkalı yaptığı çalışmalar
İlim tarihinde üzerinde en çok çalışılan İslâm-Türk ilim adamı unvanına sahip Bîrûnî’nin doğumunun bininci yılı bütün dünyada görkemli bir şekilde kutlanmıştır. Meselâ, 1951’de birçok ilim adamının kendisi hakkındaki görüş ve değerlendirmelerini içine alan bir ‘anma’ kitabı hazırlanmıştır. UNESCO’nun çıkardığı COURIER dergisi 1974 Haziran sayısını Bîrûnî’ye ayırmış ve onu kapak fotoğrafına yazdığı “Bin Yıl Önce Orta Asya’da Yaşayan Evrensel Bir Deha” başlığıyla tanıtmıştır. Türk Tarih Kurumu 1975’te yayımladığı 68. sayısını Bîrûnî’ye armağan ederken, değişik ülkeler de adına pullar bastırmıştır. Bîrûnî’yi anmak için 1973’te Karaçi’de bir sempozyum; 1985’te Ankara’da milletler arası bir kongre yapılmıştır. Özbekistan’da hayatını konu alan bir film çalışması yapılmıştır. Bîrûnî ile ilgili olarak ilim adamları ve bilim tarihçilerinin ortak kanaati, onun çok önemli bir ilim adamı olduğudur. El-Bîrûnî, Alman F. Krankow’a göre müstesna bir insan ve zamanın ötesinde bir âlim; Prof. Sochau’ya göre yeryüzünde yaşamış en büyük zekâ; Philip K. Hitti’ye göre tabiî ilimler alanında Müslümanlar arasında yetişen en orijinal ve en derin bilgin; Barthold’a ve Rus bilim adamlarından Gafurov’a göre İslâm âleminin en büyük bilgini; George Sarton’a göre de bütün zamanların en büyük bilginlerinden biridir.
Netice olarak denilebilir ki, Bîrûnî, ortaya koyduğu eserlerle tarihimizin yüz akı ve insanlığın ilmî gelişmesinde de öncü olmuştur.