Attis Agdistis-Kybele
Attis söylencesi ile ilgili üç farklı anlatım vardır. İlk anlatım şöyledir.
Bir gece Zeus rüyasında kabarır ve tohumunu yeryüzüne bir döker bundan yarı kadın yarı erkek bir varlık ortaya çıkar adı Agdistis olan bu varlık tanrılar tarafından ele geçirilerek erkekliğinden edilir ve organından bir badem ağacı ortaya çıkar Sangariosun kızı Nana bu ağaçtan bir badem koparır ve hamile kalır Attisi doğurur ve dağa bırakır.
Büyüyüp yakışıklı bir delikanlı olan Attise salt kadın olan Agdistis aşık olur. Attis ondan kaçar ve Pessinusa gider orada kralın kızı ile evlenmeye kalkar.
Tam düğün gecesi Agdistis gelir ve Attisi çıldırtır. Erkekliğini keser atar Attis ve ölür.
Agdistis tanrılara yalvarır ve sevgilisinin bedeninin bozulmamasını sağlar.
İkinci anlatıma göre Phrygia sınırında Agdos adlı bir kayaya ana tanrıça adına tapınılırmış,
Zeus aşık olmuş tanrıçaya birleşmeyi başaramayınca da tohumunu kayaya dökmüş.
Bundan Agdistis doğmuş çift cinsiyetli olan bu yaratığı Dionysos sarhoş edip erkekliğinden etmiş.
Uzvundan bir badem ağacı türemiş Sangariosun kızı bir badem koparmış ve bundan gebe kalmış, Attisi doğurmuş ve Sangariosun isteği ile dağa bırakmış. Burada bir tekenin sütü ile beslenmiş . Agdistis ve Kybele ikisi birden aşık olmuşlar delikanlıya ama Midas onu kızına almak istemiş.
Agdistis Attesi çıldırtmış delikanlı bir çam ağacı dibinde erkekliğini keserek can vermiş. Kybele onu gömmüş, akan kanından biten menekşeler çepeçevre sarmışlar ağacı. Agdisitis Zeusa yalvarmış Attisin bedeni hiç bozulmasın diye.
Dileği olmuş Attisin saçları büyümeye ve küçük parmağı oynamaya devam edecekmiş. Sonra Agdistis sevgilisinin ölüsünü almış ve Pessinus a götürüp orda gömmüş anısına bir bayram ve rahipler heyeti kumuş.
Kybele ile ilgili üçüncü anlatıma göre tanrıça Attis adlı bir delikanlıya tutkundur, onu Pessinus kralının kızı ile evlenmek üzere iken bulur.
Düğün yerinde birden karşısına dikilerek çıldırtır ve kendi kendisini hadım etmesini sağlar. Attisin akan kanından bitkiler fışkırır ve bir çam ağacına dönüşür kendisi.
Bu efsane ile ilgili törenlerden günümüze hala bazı esintiler kalmıştır. Bunlardan en önemlileri batı uygarlığında gelenek haline gelmiş olan yılbaşı ağacının süslenmesidir. Anadolu için buna benzer bir durumda söz konusudur.
Hangi köşesine gidersek gidelim Anadolunun mutlaka dede, yatır veya eren olarak adlandırılan mezar şeklinde bir kayalar kitlesinin başında bir ağaç var ise bunun üzerinin çaputlar ile dolu olduğunu görebilirsiniz.
Bu tür yerlerin en ünlüsü ise İstanbuldaki Tellidede olarak anılan yerdir ve burada da gelinlik çağına gelen kızlar yada bu vasıta ile evlendiğine inanan kızların adak olarak sundukları gelin telleri ağaç üzerine ve mezar üzerine serpilmekte ve asılmaktadır.
Kısaca özetlersek aşk ve cinsellik ayrılmaz bir bütün olmakla birlikte çoğu zaman bunlar ayrı tutulmuş ve manevi aşk daha yüceltilmiştir.
Kutsal evlilik teması ve Eros Psykhe aşkı hem soyut hem de somut ahlaki kavramları bir arada tutmaktadır. Bunun dışında Kutsal evlilik teması bir bakıma yaratılışın ve doğumun ana kaynağı gibidir.
Öte yanda birçok kahraman ve tarihi olaylar, aşklarla ve bunların sonuçlarından doğan intikam, kin duyguları ve felaketlerle bezeli destanlar haline getirilmiştir. Ama tek bir şey üstün tutulmuş, sevenler ve sevilenler arasındaki aşklar yüceltilmiş ve övülmüştür.
Yaşanan her olay, hissedilen her duygu, yaratılan her şeyin nedeni gibi gösterilir ki; yaratılışın kökeninde aşk vardır diyebiliriz kısaca.