Paris ile Helena
Troia kralı Priamos ile Hekabenin oğlu olan Paris ananesinin gördüğü rüya üzerine doğar doğmaz İda dağına terk edilir.
Burada bir dişi ayı besler onu ve sonra bir çoban bulur be büyütür. Paris adı verilen delikanlı günler geçtikçe serpilip büyümeye ve yakışıklı bir delikanlı olmaya başlar ve bir gün Zeus tarafından Hera, Artemis ve Aphrodite arasında üzerinde en güzeline yazılı bir altın elmanın ortaya çıkardığı güzellik tartışmasını sonuçlandırmak üzere hakem olaraka seçilir.
Her tanrı bir vaatte bulunur ama o Aphroditeyi seçer, çünkü o güzeller güzeli Menelaosun karısı Helenanın aşkını vaat etmiştir ona.
Yerine gelir arzusu ve Aphrodite bağlar ikisini. Paris kalkar Trioaya gider burada bir kral oğlu olduğunu öğrenir daha sonra izin alıp Mykenaia doğru yola çıkar Menelaosun sarayında konuk olur ve Helenaya açılır.
Onu kandırıp Troiaya kaçırdıktan sonra yunanlılar birleşerek öç almak için sefer düzenlerler. Bu aşk uğursuzluk getirir Troia üzerine, 9 yıl süren uzun savaşlardan sonra onuncu yılın başlarında hile ile Troia düşer yerle bir olur ve halkı esir edilir.
Paris ve Trioa kral ailesinin birçoğu öldürülür geri kalanı da esir edilir. Dönüş hazırlıklarına başlayan yunanlılarda rahat kalmazlar başlarına birçok felaketler gelir ve serüvenler geçirirler bunların en bilineni Odysseusun başından geçenlerdir.